“Yol Ayrımındaki Türkiye” kitabından hareketle bu başlıkla başlamak istedik.
Bugünlerde herkes dertli mevzuattan, basından, yargı kararlarından ya da rekabetten; Bizce sorun mevcut problemleri çözmeye çalışırken, o problemleri yaratan düşünme biçimini kullanmaya devam etmemiz.
Hep şikayet ettiğimiz “karsızlık” problemini anlamanın en iyi yolu diğer ülkelerdeki sigorta sektörü ile karşılaştırmak elbette. Ancak klasik söz demetleriyle değil…
Örnek bir söz demeti “Dünya genelinde kişi başı sigorta primi ortalaması 662 Amerikan doları iken, Bizde 149 dolar. Bu nedenle uluslararası sermayenin Bizim sigorta sektörümüze ilgisi büyük.”
Ama Biz daha güzelini duyduk… “Türkiye’de sigorta sektöründe ciddi potansiyel var ve potansiyel olarak kalmaya devam edecek.”
Bugünkü durum şaşırtıcı değil aslında her olumsuzluğa rağmen içten içe biliyoruz ki bir sigorta ürününü geliştirirken yeterli teknik bilgiyi baz almış olmamanın acısını yaşıyoruz birçoğumuz. Ve hep söylediğimiz gibi “Hiçbir ürünün aciliyeti, aktüeryal kaliteden taviz verecek kadar önemli değildir”.
Eski usül sigortacılık yöntemleri ile varacağımız yerin sonuna çoktan geldik. Verilerden bağımsız tartışmalardan artık uzaklaşma vakti.
“Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş. Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam şöyle demiş: İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.” Şimdi bu öğrenciyi bir anlığına ressam değil de aktüer olarak düşünseniz… Resmi de aktüerin hazırladığı tarife olarak… Diğer oyuncular kimler olabilir?
Kitaptan bir alıntı: “Özgürlüğün iyimserliği rakamların kötümserliğini yok edecek!”
Not: Juan Mann adındaki adamın biri, bir gün Avustralya’daki evine dönerken, kendini Sidney hava alanında çok yalnız hissetmiş ve bir kağıda “Ücretsiz Kucaklama” diye yazarak yeni bir akımın başlangıcını yapmıştı Bizde 2015 Temmuzda blogta yazmaya başladık. Aktüerya gönüldaşları için bir durak oluşturmaya çalıştık, emek verdik ve veriyoruz. Sektörde insanların beraber çalışma yeteneklerini geliştirmeye ve birbirlerine “sarılmaya” ihtiyaçları var.
Ücretsiz Kucaklama hizmeti ile ilgili daha detaylı bilgi için aşağıdaki linke tıklayınız 🙂
https://www.youtube.com/watch?v=vr3x_RRJdd4
Yazar: MockingActuaries
Tartışma
Henüz yorum yapılmamış.